Şimdiye kadar teselli adı altında onlarca cümleler söylediler size. "Geçer" ya da "sen bunun da altından kalkarsın" bazen "çok abartıyorsun, öyle değil" kimi zaman " takıldığın şeye bak!" İşin özünde sizin böyle cümleleri duymaya ihtiyacınız yoktu. Onların bu cümleleri size kurmalarının nedeni sizi güçsüz görüp yol göstermeye çalışmalarıydı.
Son zamanların en sevilen dijital dizileri arasında yer alan "Zeytin Ağacı" dizisini izlemiş, görmüş ya da duymuş olabilirsiniz. Dizinin ana konusu yaşadığınız duygu durumlarının size atalarınızdan miras kaldığıydı. Bu diziyi görmemiş olsanız bile sayesinde sosyal medya da patlama yaşayan "aile dizimi" reklamlarını görmüşsünüzdür. Size aile dizimi hakkında bir şeyler söylemeyeceğim tabi ki. O konu zaten hali hazırda popülerliğini koruyor. Size biraz kendinizdeki duygu durumlardan ve şu herkesin olmak istediği "güçlü insan" profilinden bahsetmek istiyorum ve kabul ederseniz bir kaçta öneriye yer vermek istiyorum.
Kelime anlamı olarak güçlü insan; Duygularına hakim olmayı bilen, negatiflikten etkilenmeyen, geçmiş hatalarından ders çıkarıp, o dersleri yaşadığı anda kullanabilen, pratik zekası gelişmiş, her anlamda dibi görse de ertesi gün ayağa kalkabilen, yönetme yeteneği gelişmiş, duygularını profesyonelliğine yansıtmayan kişilerdir.
Güçlü insan kriterlerinden bence en önemlisi geçmiş hatalarına takılı kalmamak, onun yerine nerede hata yaptığını inceleyip bir daha yapmamaktır. Tam bir klişe!
Bir de şu açıdan bakalım; Bir saniye önce bir hata yaptınız ve artık o hatayı bir saniye öncesine gidip düzeltme şansınız yok. Peki ne yaparsınız? Bir saniye sonra bir saniye önce yaptığınız hatayı kurtarmaya çalışırsınız. Bu tamamen güdüsel bir durumdur ve kurtarma şansınız yarı yarıyadır. Araya zaman kavramı girdikçe kurtarma şansınız o oranda azalır. Yani yapacağınız her kurtarmaya yönelik çaba geleceğinizden çalacağınız fazladan zaman anlamına gelir. Sonuç olarak günün sonunda elinizde kocaman bir hiç kalır.
Peki ne yapmalıyız?
Hata yapılabilir, yanlış kararlar alabiliriz. Şu ana kadar aldığımız tüm kararlar o an içerisinde "doğrusu bu" diyerek verdiğimiz kararlardır. Yani hata olarak nitelendirdiğiniz her şey şuan ki sizle o zaman ki sizin aynı düşüncede olmadığının kanıtıdır.
Aileden gelen gelenek, görenek gibi katı kavramlar sizi zayıflatabilir ve ya zor durumda bırakabilir. Bu sizin dışınızda var olan bir sistemdir ve kırılması kolay değildir.
En dibi gördüğünüzü düşündüğünüz anda daha dip olmadığını fark etmenizle ayağa kalkma isteğiniz arasında doğru bir orantı vardır. Kimse fıtrat olarak düşüklüğü kabul edemez.
Sizi motive edecek, akıl vermek yerine aksiyona geçirecek insanlardan oluşan bir çevre edinmelisiniz.
Sık karar değiştirerek sizi kendinizden şüphe ettirecek insanlar sizi enerji olarak düşürecektir. Manipülasyonlarına izin vermeyin.
Belki de en önemlisi geçmişten getirdiğiniz ön yargılarınızın geleceğinizi şekillendirmesine izin vermeyin.