Yapılanların kolay eleştirdiği bir saygı fakirliğinin içerisindeyiz. "Yap" desen aynı anda beynine nasıl yapılacağına dair soruların akın ettiği, biraz fikir verince daha iyisini yapabileceğine dair sahte bir özgüvene sahip olan o kadar çok kişi var ki. Bir insanın bir işi kolay yapıyor olması o işin kolay olduğu anlamına gelmez. Kolay yapıyordur çünkü yeterli pratiğe sahiptir. Kolay yapıyordur çünkü detaylara hakimdir. Kolay yapıyordur doğru analiz ve planlamaya sahiptir. Kolay yapıyor olması emek vermemesi değildir yani. Zamana yayılmış bir kazanımın sonucudur.
İnsanların birbirlerine duydukları saygının, işi ya da yetenekleriyle çoğu zaman doğru orantılı olduğunu düşünenler var. Bence bu tanım biraz eksik çünkü "zorlama saygı" denilen bir kavramı yadsımak artık çok doğru gelmiyor bana. Zorlama saygı bir kavram gibi dursada açılımı bir çoğunuza tanıdık gelebilir. Zorlama saygı eşittir maddi gücü veya çevresinin güçlü olduğu düşünülen kişilere duyulan mantık dışı saygıdır. Fikirlerinin seninle taban tabana zıt olmasının, hakkını yemesinin, seni haksız yere eleştiriyor olmasının bir anlamı yoktur çünkü senden bir yönüyle daha güçlüdür. Herkesin mesleği olduğu gibi senin de mesleğinin olması, diğer bir kişiden farklı bir yeteneğinin olması doğal saygıda statünü çok değiştirmeyebilir ama zorlama saygı da mutlak bir güç vardır.
Bir süredir kendimi sessize aldım ve sadece olup bitenleri izlemek istedim. Kendi adıma çok doğru bir karar verdiğime, kişi ve karakterlerin gerçek hallerini farkettiğim noktada bu yazıyı yazmak için yeterli veriye sahip olduğumda emin oldum. Yani sanrılarımı gerçeklik süzgecinden geçirme sürecini tamamlamış bulundum. Sonrası çok şaşırtıcıydı benim adıma. Duygularda büyük bir azalma, düşüncelerde köklü bir değişiklik yaşamaya başladığımı farkettim. Gerçekten zeki sandığım insanların aslında öğrendiklerini tekrarladıklarını ve egoyla üzerini kapattıklarını, normal bir hayat standartı olanların aslında içlerinde renkli bir dünyaları olduğunu öğrendim. Bu gözlemleme sürecinde sosyal çevremin çok fazla etkisi olduğunu belirtmek isterim. Farklı meslek gruplarındaki arkadaşlarımla daha sonra bu konular üzerine derin sohbetler gerçekleştirdik. Cümleler farklı olsa da düşünceme ortak tezler sunuldu.
Çok keyifli geçen sohbetimizin sonunda kendim için birkaç not yazdım ve bunu sizinle de paylaşmak istedim.
Her şeyden önce kendine saygı duyman gerekir. Kendine inanmak kendini gerçekleştirmek konusunda temel motivasyondur.
Tüm ilişkiler yani arkadaşlık, evlilik, sevgili süreci, iş vb bir denge üzerine kurulmalıdır. Bir tarafın ağır basması diğer taraftan eksiltir.
Çok fazla sahiplenmek, önemsemek, gereğinden fazla değer vermek sonsuza kadar sürmez. Karşılığını göremediğiniz noktada yaşayacağınız hayal kırıklığı, duygusal acı, fiziksel acıdan daha zor olabilir.
Her neye ilgi duyuyorsanız, bir yeteneğinizi geliştirdiyseniz konuya hakim olmayanların olumsuz eleştirileri sizi etkilememeli. Doğru eleştiri aynı konuya hakim kişilerce yapılan eleştiridir.
Diğer kişilerden fikir almak, destek almak çok değerlidir. Fakat bunu sürekli yapmak kararlarınızı tek başınıza alamamaya, kendinize olan güvenin olumsuz etkilenmesine neden olabilir. Dozunda destek sizi ileriye götürmek için yeterlidir.
Gusto kişisel bir durumdur. Sizinle aynı gustoya sahip kişilerle anlaşma durumunuz bile kesin değilken farklılıktan korkmak gereksizdir.
Bir de minik bir not eklemek istiyorum. Bilirsiniz yarım diye birşey yoktur yarın vardır. Bugün yarımsa yarın tamamlanır.