top of page
Yazarın fotoğrafıNezahat Özdemir

Bekleyen Her Şey Soğur!




Bu hafta yazacağım yazının konusu "doğru zaman yönetimi" olacaktı ama vazgeçtim. Tıpkı "kesinlikle yapmalıyım" ya da "mutlaka olmalı" dediklerimden vazgeçtiğim gibi. İnce ince dokuduklarını bir hışımla söker gibi vazgeçtim. Herkes sahip olmanın peşindeyken biz biraz vazgeçtiklerimizden konuşalım diye bu yazıyı yazmaya karar verdim ve buraya kadar gelebildiğime göre sanırım yazmaktan vazgeçmeyeceğim. Ama söz veremem her an yarım kalmış bir yazıyı okuyabilirsiniz emin değilim.

Vazgeçmek bazen kendin için aldığın en değerli karar olabilir bazen de kendine yaptığın en büyük iyilik. Bencilliğin hep birinci geldiği, daha yarışmadan ya da çarpışmadan kazananın belli olduğu mücadelelere neden kolumuzu sıvayarak girdiğimizi hiç düşündünüz mü? Ben de düşünmüyordum ta ki kalbimin artık acıdığını hissedene kadar. İnsan fıtratında kolayı kabullenmek pek yer almaz. Öyle olsaydı atalarımızın yer aldığı toplumu avcı-toplayıcı yerine toplayıcı - avcı diye betimlerdik. Yani doğada sabit kalanı tüketmek yerine kaçanı tercih etmek genlerimize kodlanmış. Kalbim acıyor derken bunu betimleme amacıyla kullanmadığımı belirtmek isterim. Gerçek anlamda kalbim acıyor. O nedenle kendim için yaptığım listeyi ve önce altını sonra üstünü çizdiklerimi sizinle de paylaşmak istiyorum.


-Haddini bilmeyenden = Vazgeçtim

-Ukalalığı meziyet sananlardan = Vazgeçtim

-Dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünenlerden = Vazgeçtim

-İşi düşünce mesajı düşenlerden = Vazgeçtim

-İnatla korumaya çalıştığım iyi tarafımı, kötü niyetleri için kullananlardan = Vazgeçtim.

-"En iyisini ben bilirim" sananlardan = Tabi ki vazgeçtim.

Bu liste daha uzar ama sizin de anlayacağınız üzere inatla düzelmesini beklediklerimden vazgeçtim.

Gelelim bu yazdıklarımı taçlandıran başlığa. "Bekleyen her şey soğur" cümlesi aslında şu şiirden bir alıntıydı:


Bekleyen herşey soğur,bunu unutma!.

Herşey  eskir zamanla..

Çay bardakta,

Sevgi yarım kaldığında,

Bekle demeyi abarttığında,

Yürek eskitir,eksiltir herşeyi..

Heves kursağı tıkadığında,

İnanmayı bıraktığında,

Her darbe alışında..

İnsan soğur insandan..

Aynı pencereden bakmadığında,

Aynı havayı solumadığında,

Aynı kalpte atmadığında..


Sibel Çetin bu şiirinde o kadar yalın anlatmış ki anlatmak istediğimi. Ayrıca Arif Topal'ın "Bekleyen Her Şey Soğur" kitabı da bir o kadar desteklemiş düşüncelerimi. İşin özü şu ki manevi olan her şeyi değerli kılan bizim duygu yoğunluğumuz bunu bir kenara koyalım. Anlam yüklediğin her varlık bir noktada kutsallaşır bu yazılı olmayan bir kuraldır. Hata yapanın değil hata yapılanın yargılandığı bir miktar da örselendiği bir düzende sımsıkı tutunmanın zorluğunu artık yadsımıyorum ya işte bu çok acı!

Cümlelerime son verirken yazmaktan vazgeçmediğim için ve daha fazla yazacağım için kendi adıma mutlu olduğumu belirtmek isterim. Son olarak "sen neden eskisi gibi değilsin?" diye soranlara özel bir not bırakmak istiyorum.

Bir duyguya, bir insana, bir umuda inanmayı bıraktığında, inandığın ne ise varlığından değer kaybetmeye başlar. Ve sen bilirsin ki değer kaybeden her şey önemsenmemeye mahkumdur.

bottom of page